Orjinal makale Cobra’nın bloğunda “The Veil” başlığıyla 18 Haziran 2012’de yayınlanmıştır.

Bu gezegenin kaderi ile ilgili kararın belirlendiği bir periyoda girdiğimiz ve insanların daha iyi seçimler yapabilmeleri için bilgilendirilmeleri gerektiğinden, Arkonlarla ilgili daha fazla bilgi verme zamanı geldi.

Yaklaşık 26000 yıl önce Arkonlar bu gezegenin kendilerine ait olduğunu ve üzerinde yaşayan tüm varlıkların onların tutsakları ve köleleri olduğunu bildirdiler. Bu gezegenin karantina altında tutulduğunu ve gezegene giren ya da gezegenden çıkan tüm uzay araçlarının Arkonlardan özel izin alması gerektiğini açıkladılar. Sıkça duyduğumuz “karışmama”nın nedeni budur. İnsan ırkı binlerce yıldır Arkonlar tarafından rehin tutulmuştur ve aynı mekana defalarca reenkarne olunmasına neden olan kapalı bir döngüsel sistem içerisinde tutulduktan sonra, insanlarda geçmişi unutma ve uyuşukluk durumu oluşmuştur. Unutkanlık sona ermek üzeredir. Bu yılın 21 Haziran’ından sonra pozitif Dünya dışı varlıklar tarafından koordine edilen kurtarma operasyonları yoğunlaşacaktır.

Geçmişte bir insanın bu karantinadan kaçabilmesinin tek yolu, Arkonların etki edebildikleri bütün fiziksel, eterik, astral ve zihinsel realitelerdeki tüm bağlılıkları bırakmak yoluyla gerçekleşebilen yükseliş işlemiydi. Ancak buna ek olarak, karantina çözülür çözülmez diğer yıldız sistemlerine seyahat edebilme aracılığıyla da insanlığa alternatif bir özgürlük kazanma yolu açılacaktır.

Veil

Arkonlar kontrol sistemlerini “perde” denilen özel bir teknoloji aracılığlıyla sürdürmektedirler. Bu perde, gezegenin yüzey zemininden yukarı ve aşağı doğru maksimum 8.6 mile (yaklaşık 13.76 km) kadar yayılan alt astral özellikle eterik alan üzerindeki elektromanyetik frekans duvarı olup karantina altındaki bu Dünya gezegenine Işığın gelmesini büyük çapta engellemektedir. Perde, fiziksel olmayan Arkonlar tarafından çalıştırılmaktadır. Bu teknoloji en iyi şekilde eterik HAARP olarak tarif edilebilir. Bu teknoloji kuantum düzeyde zaman / uzay yapısını bozar ve böylelikle pozitif Dünya dışı varlıkların uzay aracı sistemlerinin ileri itiş güçlerinde büyük zorluklar yaratır. Geçmişte, bu durum pozitif Dünya dışı ırkların bu gezgendeki ilerlemelerini belirgin şekilde engellemiştir.

Pozitif Dünya dışı varlıkları uzakta tutmasının dışında perdenin insan popülasyonunu programlama / yeniden programlama ve reenkarnasyon / geri dönüşüm işleminde tutma fonksiyonu vardır. Şu anda enkarne insanlar üzerinde kullanılan önemli astral / eterik programlardan birkaçını açıklayacağım:

1) Bilinci azaltmak ve ışık bedeni / merkabanın etkinliğini kaldırmak. Bu program eterik alanda duran dalga rezonans teknolojisi ile sürdürülmektedir.

2) Özgür iradeyi ve pozitif girişimi engellemek. Bu program eterik infra ses teknolojisi ile sürdürülmektedir. Bu sesin bir bölümü fiziksel plana geçer ve bazı insanlar bunu çok düşük frekanslı bir uğultu olarak duyabilir. 2012’nin başında pek çok insanın duyduğu gizemli seslerin kaynağı bu idi, bazı kaynakların yanlış bir şekilde bildirdiği gibi derin yer altı askeri üslerinin yıkılması değildi. İnfrases, fiziksel beyindeki belirli merkezleri bloke eder ve bu da pozitif değerlendirmeyi engeller. Bu infrases aynı zamanda herhangi bir neden olmaksızın pek çok insanın deneyimlediği olağandışı yorgunluğun da sebebidir.

3) Entellektüel zekayı düşürmek. Bu, eterik beyine ve fiziksel ve eterik beyin arasındaki zar yapısına güçlü manyetik alanlar uygulayarak yapılmaktadır, bu da düşünme işlemini bozmaktadır. Bu program puslu zihin, unutkanlık ve odaklanamama ile sonuçlanır.

4) İlişkilerde uyumsuzluğa neden olmak. Bu, eterik bedendeki çakraların dengesini bozarak ve eterik infrases aracılığıyla aurik astar üzerinde uyumsuz frekanslar yaratarak yapılmaktadır. Bu program sevgi ve cinsellik arasında suni bir ayrım, kalbin kapanması, zihnin aşırı çalışması ve dişi ve erkek prensipler arasında dengesizlik ile sonuçlanmaktadır.

5) Yoksulluğa neden olmak. Bu, eterik beyine yoksulluk hologramları / görüntüleri yansıtarak yapılmaktadır.

6) Altkültür ayrımları. Bu program değişik altkültürlere birbirinin zıddı olan eterik holografik görüntüleri vererek çalışmaktadır, böylece bu kültürler arasında bölünme yaratmaktadır.

7) Yeme paternleri / obezite. Bu program, eterik beyine obeziteye neden olan belirli yiyeceklerin görüntülerini yansıtarak çalışmaktadır.

8) Her şeyi gören göz. Bu casusluk programı eterik planda çalışmaktadır ve fiziksel varlıkların tüm aktivitelerini gözleyip bunu fiziksel olmayan Arkonlara rapor etmektedir.

9) İmplantlar. Bunlar, her insan enkarne olabilmek için zihinsel / yüksek astral plandan düşük astral / eterik plan yoluyla fiziksel plana indiğinden, enkarnasyondan önce insanların aurasına konulan eterik / astral kristallerdir. Bu implantlar önceki enkarnasyonların hafızasını ortadan kaldırmaktadır ve büyük ölçüde geçmiş yaşamlarımızı ya da gezegeni yöneten Arkon varlıklarını hatırlayamamamızın en önemli nedenidir. İmplantlara daha şiirsel bir şekilde “unutkanlık perdesi” denir.

Aynı zamanda fiziksel implantlar da vardı. Fiziksel implantlar Atlantis döneminde çok popülerdi ancak Atlantis’in düşüşünden sonra devam edilmedi. İkinci Dünya Savaşından sonra insanların büyük çoğunluğuna aşılama programları ile fiziksel biyoçipler konularak fiziksel implantları tekrar başlatmak için bir girişimde bulunuldu. Dünya Sağlık Örgütünün aşılamayı zorunlu hale getirmesinin nedeni budur. Fiziksel biyoçipler diğer programlamaları güçlendirdi ancak Direniş Hareketi tarafından geliştirilmiş olan, uzaktan çalıştırılabilen özel bir teknoloji sayesinde iki yıl önce bütün insan popülasyonundan başarılı bir şekilde silindi. Böylelikle Yeni Dünya Düzeninin insan popülasyonunu mikroçiplemesi ile ilgili korkular, tüm popülasyon önceden zaten mikroçiplenmiş ve aynı biyoçipler kimse farkında olmadan zaten çıkarılmış olduğundan gerçeğe dayanmamaktadır.

1990’ların erken dönemlerinde, pozitif Dünya dışı ırkların bu gezegene müdahalesinin gerçek bir olasılık olmasına yol açan toplu uyanışlar olmaya başladıktan sonra, 1996 yılının erken dönemlerinde Arkonlar “Perde”yi yeniden aktive edip yenilediler. Bu, düşük astral ve eterik planlarda yaklaşık 200 kadar nükleer patlama ile yapıldı. Bu fiziksel olmayan nükleer patlamalar uzay / zaman dokusunda karanlık solucan deliklerinin açıldığı bir yarık oluşturdu. Buradan da pek çok reptile varlık dış uzaydan gelerek Dünya gezegenini istila edip gezegenin astral ve eterik planlarını kapladılar. Haziran 2004’teki ilk Venüs geçişinden sonra, Tanrıça varlığı ile gerçekleşen toplu uyanışlardan ve Pleiadesli filonun gezegenin özgürleşmesi için yaptığı başarılı operasyonlardan sonra Aralık 2004’te Perde yeniden aktive edildi. Şimdi Haziran 2012’deki ikinci Venüs geçişinden sonra uyanış yeniden olmaktadır. Bu defa Perde yeniden güçlendirilemeyecektir, çünkü dış uzayda dünyayı istila edebilecek fiziksel ya da fiziksel olmayan negatif Dünya dışı güçler yoktur. Bu nedenle nihai zafere çok yakınız.

Kitle meditasyonlarının başarısı sayesinde astral plandaki Perdenin % 70’i, eterik plandaki Perdenin % 35’i kaldırılabildi. Bu nedenle, işin tamamlanması ve Perdenin tamamen kaldırılması için kitle meditasyonlarına devam etmemiz çok önemlidir. Bunun, 20/21 Mayıs’ta Ağın yeniden aktive edilmesi ile başlayan 21 Aralık 2012’de tamamlanacak olan 7 aylık bir periyod içinde olması planlanmıştır.

Fiziksel Arkonlar ve geride kalan Kabal’ın üyeleri Perde tamamen kaybolmadan çok önce uzaklaştırılabilirler.

Fiziksel ve fiziksel olmayan Arkonların kitlesel tutuklamaların olmasını engellemek için kod adı Doom33 olan bir planları vardır. Bu plana göre, kitlesel tutuklamalar başladığında, fiziksel olmayan Arkonlar, SMOM (Malta Şövalyeleri) ve 33. Derece Masonlar arasında bulunan en tepedeki fiziksel Arkonlara okült ritüeller aracılığıyla bir sinyal göndereceklerdir. Bu varlıklar da, askeri güçler ve gizli servislerdeki bağlantılarına çıkarabildikleri kadar yıkım ve kargaşa çıkarmaları için emirler vereceklerdir. Bu da fiziksel Arkonlar arasında oldukça ciddiye alınan Kıyamet Günü Zamanları ile ilgili kehanetlere eşlik edecektir. Bu kehanetlerin gerçekleşmesi için ellerinden gelen herşeyi yapacaklardır. Bu planlardan korkmanıza gerek yok çünkü Işık güçlerinin bunların çoğunun gerçekleşmesini engellemek için detaylı planları vardır.

Jesuit fiziksel Arkonlar, Benjamin Fulford’un konuştuğu karmaşık mantık yapay zeka finansal sistem bilgisayar programını hala kontrol etmekteler. Direniş Hareketi, 20/21 Mayıs’ta Ağın yeniden aktive edilmesi sırasında bu programa bir bilgisayar virüsü koydu ve şimdi Işık güçlerinin operasyonları için gerektiğinde finansal sistemi yeniden başlatabilirler.

Jesuit fiziksel Arkonlar 1848/1849’daki Mart Devriminde genel popülasyon üzerindeki güçlerinin çoğunu yitirdiler. Bu Arkonların çoğu o dönemde alt astral ve eterik planlara çekildiler. Fiziksel planda kalanlar ise insanlığı hala Rothschildlar aracılığıyla kontrol etmekteler. Rothschildlar bağımsız hareket etmemektedirler, Jesuit Arkon Lordlarından gelen emirlere uymaktadırlar.

2012 gündönümü Arkonların ve gezegensel durumun ne olacağı ile ilgili pek çok kararın verileceği bir dönüm noktasıdır. Sheliak zaman dalgası ihtimaller grafiği 21 Haziran’a kadar karmaşıklıkta keskin bir düşüş göstermektedir ki bu da bu dönüm noktasını işaret etmektedir:

2012 Sheliak

1 Yorum

  1. Bu bilgileri paylaştığınız için çok teşekkür edrim..son günlerde sorguladığım ve yanıt aradığım çoğu soru işaretlerime yanıt buldum…aydınlandıkça heyecanlanıyorum..seviniyorum….

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz